15 Mayıs 2012 Salı

Patara Antik Deniz Feneri



"Gezerken Aklımın Evine Vardım"





Alanya - Patara arası tam bu noktada 363 km. Teklifsiz, ukala ve boğucu Avrupalı ve Asyalı yığınlardan kurtularak tüy gibi hafiflemiş ve hakettikleri yalnızlığa kavuşarak dinginleşmiş mekanların çağrısına bir kez daha uydunuz ve yola düşüp sahilden Kumluca, Finike, Kaş ve Kalkan'ı geçip Gelemiş kavşağından sahil yoluna girdiniz. Deli Dumrul vergisini ödeyip, Nekropolü geçtiniz ve tam burada durdunuz; Mettius Modestus Tak'ına bakmaktasınız.






Siz de, geçip gittiği hayat yolundan bir zaman sonra geri dönüp, bıraktığı eski ürkek ayak izlerini aramaktan keyf alanlardansınız. Gençliğin hiç bir beklenti içermeyen "Delirium" anlarında yolunuz düşmüştü buralara.






Eski güzel günlerde 06:00 - 14:00 arası bu topraklarda kazma-kürek sallamış siz ölümlüler için tadına doyulmaz bir geri dönüş. Keşkelerinizin toplamı şimdiki aklınızla o zamanı yaşamak istemenizden ibaret. Uzun, ince kumlu plajın ruhunuzdaki karşılığı yorgun öğleden sonra uykularında görülmüş garip rüyalar. Rüzgarlı öğleden sonraları, uyuyakalıp kumun altında kalan biz, yüzlerce yıl kumun altında kalmış bir başka yalnızlığın peşindeyiz...






Şu anda 36° 15' 48" N  29° 18' 32" E  koordinatlarındasınız ve Antik dünyanın sağlam ele geçmiş en eski orijinal deniz fenerine, Patara Deniz Fenerlerinden Batıda olana bakmaktasınız. Doğu Akdenizin, sadece efsanelerde anılan İskenderiye Feneri sayılmazsa, yeni keşfedilen Bathonea Deniz Feneri ile birlikte kalıntılarına ulaşılmış iki Roma Deniz Fenerinden biri olan yapı 20x20 kare bir podyum üzerine inşaa edilmiş, bu yapının hemen üstünde ise yukarı içinden merdivenle ulaşılan, içiçe geçmiş iki silindirik gövdeden oluşan fener kulesi bulunmakta. Yapının tam yüksekliği bilinemese de, onur yazıtından anlaşıldığı üzere, Roma'nın beşinci İmparatoru Nero zamanında  M.S. 64/5 yılları arasında yapılmış olması kuvvetle muhtemel.





Patara Antik Liman ağzının batı kıyısında bir kayalık üzerinde bulunan yapının hemen karşısında, limanın diğer ağzında da başka bir fenerin kumların altında olduğu bilinmekte.


                                                                                   

Deprem ya da Tsunami nedeniyle yıkıldığı düşünülen fenerin kalıntıları zaman içerisinde Ksanthos Irmağının getirdiği alüvyonlar ve kumların altında kalmış. Aynı doğal neden, zamanla liman ağzının kapanmasına ve limanın kullanılmaz hale gelmesine yol açmıştır.   






İnce ince, ağır ağır ve hiç vazgeçmeden yüzyıllar boyunca süren bir saldırıdan arta kalan yegane şey, viran ama hala görkemli bir kent.. Kısacık hayatlarına büyük yolculuklar sığdırmaya uğraşan zavallıların ayaklarına dolanan bu beyaz kumlar, Likya Birliğinin başkenti Patara'yı ve onun güzeller güzeli Fenerlerini tarihe gömen şey. Hiç kimsenin ya da hiç bir şeyin katili, onu bu beyaz ölüm kadar sarıp sarmalayamaz...  






Burası ürkek ve acemi ayak izlerinizi tekrar bulduğunuz “Caput Gentis Lyciae” . Yitip gitmiş gençliğinizin en güzel damak tadı. Sadece Matmazelle kıyas götürür bir ince gönül ağrısı. Burası hüznün ve yalnızlığın, rüzgarda sürüklenen incecik kum taneleriyle sarıp sarmalandığı ve sonsuzluğa terkedildiği "Likya Soyunun Başkenti"..

1 yorum:

  1. bu fenerin yerini, yerleşkedeki tabelalardaki planlar gösteriyordu...bir tepenin üstünde ama yıkılmış olduğunu da...o yüzden hiç yeltenmemiştim gitmeye... sizin resimleri görünce hayıflandım, keşke gitseydim diye...

    YanıtlaSil

Dünyanın Ucundaki Fener

Aslında tüm hikaye, Arjantin Patagonyasının güneyinde, Tierra del Fuego yani "Ateş Toprakları" bölgesindeki Isla de los Estados...