3 Haziran 2012 Pazar

Baba Burnu Deniz Feneri

                                               "Gezerken Aklımın Evine Vardım"                  



"Gökyüzünün çakır gözlerinden
Düşmüş bir damla, bir deniz feneri
Işınlarıyla şile bezlerinin
Güdüyor çobansız kalmış tekneleri"
                              Can Yücel







Alanya - Antalya Bababurnu Deniz Feneri arası 138 km. D-400 üzerinden azami 88 km/s hızla yaklaşık 2 saat sürer. Sıkıcı, ama bildik olduğu için bir o kadar güvenlidir. Hayatınızın 1/5'ini geçirdiğiniz, keyiften çok kahır vermiş ama yine de sevmekten kendinizi alamadığınız, gençlik anılarınızın başkenti Attolos'un şehrindesiniz. Kısıtlı zamanlarını, hakedenlerle paylaşmak üzere kurgulayan kadirşinas ölümlülerdensiniz. Sahip olduğu manzara, peşinizden sürüklediğiniz Germenlerin nefeslerini kesecek kadar güzel. Yaz, tüm gürültü patırtısıyla ufukta görünmüş ve köprüden önce son çıkış için geride sadece bu fener kalmış. Acele etmekte fayda var. Bir türlü gitmeyen kilolarından muzdarip Lara bölgesinin erken emekli, orta yaş, orta sınıf kalabalıklarının nafile egzersizleri arasından geçip sizi kendine çeken fenere yaklaştınız. 






Şu anda Şehr-i Attaleia'dasınız ve 36°50'45"N, 30°45'28"E koordinatlarında bulunan, bilinen adıyla Lara, resmi adıyla Bababurnu Fenerine bakmaktasınız. Antalya'nın doğusunda, Lara bölgesinde yer alan kalkerli "Falaise" lerin en güney noktasında yer alan Bababurnu'nda inşaa edilmiş fenerin yapım yılı 1945. 






 1860 yılında kurulan, fenerlerin işletme imtiyazı yanında inşaasını da üstlenen Sultan Abdulaziz'in değerli Paşası Michel Marius ve ortağı Bernard Camille Collas'ın 77 yıllık
tekeli, 3302 sayı ve 01.01.1938 tarihli kanunla Nafıa Vekilliği tarafından 500.000 Lira tazminat ödenerek sona erdirilmiş ve Osmanlının meşhur kapitülasyonu Osmanlı Fenerler İdare-i Umumiyesi tarihteki yerini almış. 1944 - 1952 tarihleri arasında fenerlerin işletmesinden sorumlu olan Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü tarafından inşaa ettirilen Bababurnu Feneri Cumhuriyet Dönemi fenerlerinde olup Osmanlı fenerleriyle benzer mimari özellikler gösterir.






Deniz seviyesinden yaklaşık 35 m yükseklikte yer alan fenerin çakar sistemli kulesinin yüksekliği 6 m ve tek katlı fenerci lojmanıyla birlikte kagir olarak inşaa edilmiş. 14 mil görünme mesafesine ve Devvar sisteme sahip Fenerin karakteri FI.W. 5.0 sn ( Fenerin karakter açılımı 5 saniyede bir, 1/2 saniye boyunca çakan beyaz ışık şeklindedir. ), karakter açıklaması 0.5 + 4.5, Fener Tipi  P. Bamag Dll 300 Mm, Ampul cinsi 75 watt, ampul tipi ise 12 V halojen olup beslemesi elektrik akülüdür.
Zonguldak, İğneada, Gelibolu, Ponente, Bodrum ve Hüseyin Burnu fenerleriyle benzer mimari özellikler gösteren Fener Kulesinin Kapalı Faunusu ve içindeki ışık sistemi sökülmüş ve yerine otomatik olarak elektrikle çalışan ve yukarıda özellikleri verilmiş bulunan ampul yerleştirilmiştir. 






Antalya Limanı için Klavuz Fener görevi yapan Bababurnu Fenerinin,
ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR-065, Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-5858 ve NGA (National Geospatial-Intelligence Agency ) kodu ise 20648 olarak bilinir






Burası gidip dönemediğiniz, dönüp bitiremediğiniz gençlik yıllarınızın karlı zirvelerle süslenmiş, bin kocadan arta kalmış ama hala güzel, hala güzel aşüftesi. Koynunda sakladığı onca gizden arta kalan rayihalardan en güzel ve en yalnız olanı önünüzde. Burası onca hırslı ve yüksek çirkinlik arasında bile hüznün arka bahçesi. Burası her ikisinin, hem hüznün hem de yalnızlığın, Antalya Körfezindeki en derin ucu.  


18 Mayıs 2012 Cuma

Alanya Deniz Feneri


  "Gezerken Aklımın Evine Vardım"


  

Ev - Alanya Deniz Feneri arası 4,3 km. Bir gün, bir zamanlar çok küçükken büyükannenizin efsunlu yayla evinin ahşap terasından yirmiye kadar sayınca parlayan ve o anda hayal aleminize yapılacak yolculuk için tekneniz Santa Fe'ye işmar eden feneri görmek istediniz. Sultan Alaaddin'in şehrinde tüm yollar bir şekilde kaleye çıkar ki şehrin tüm fakir, varsıl ya da orta halli sakinleri için kale, bir tür edinilmiş çaresizlik sendromu olarak, tepesine kadar çıkılıp geri dönülmesi gereken kutsal bir tapınaktır. Siz, bunlardan hiç biri olmadığınız yanılgısından muzdarip Yayla Yolu, Mola, İskele Yolu, Eski Hastahane güzergahını takiben tırmanışa başladınız ve sıradan bir Akdeniz öğleden sonrasında fenere ulaştınız.



 


Şu anda 36° 31' 49'' N,  31° 59' 25'' E koordinatlarındasınız ve Evliya Çelebi'nin "ta zirvei alada evci semaya münkalib çarküşe bir şeddi ye'cucdur" diye bahsettiği İç Kalenin Güney eteklerine 1880 yılında inşaa edilen  ve 15.12.1880 itibariyle hizmet vermeye başlayan Alanya Deniz Feneri'ne bakıyorsunuz. Fener, Akdenizin en önemli rota fenerlerinden ve 209 metrelik yüksekliği ile Türkiyenin en yüksekte yer alan deniz feneridir.




Vaktiyle fener bekçisi Salahor'un, ki anlamı bir kale ya da yeri bekleyen ve bu hizmeti karşılığı vergiden muaf tutulan kişi demektir, frenk inciri toplamak için uzandığı kayalıklardan aşağıya uçtuğundan, bu nedenle de "Salahor'un kayadan uçtuğu gibi.." deyiminin Alanya da bilinen bir deyim olduğundan bahseden İ. Hakkı Konyalı, 1946 basım tarihli "Alaiye" adlı eserinin "Alaiye Feneri" başlıklı bölümünde bu olayın 45 yıl önce olduğunu anlatır. 




Aynı eserde, "Fenerin yapıldığı tarihi gösteren bir kitabe yoktur, bir vesika da elde edemedim." demesine rağmen, takip eden cümlede söylediği "Deniz fenerlerinin tarihi çok eskidir, İskenderye'nin dünya acibelerinden olan tarihi feneri meşhurdur. İstanbul'daki Kız Kulesi'nin feneri  yandıktan sonra 1133 H., 1720 M. yılında Nevşehirli Damat Sadrıazam Paşa yeniletmişti." şeklinde devam eden metin yanlış anlamalara neden olmuş ve hatalı olarak tüm kayıtlara, 1720 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından kalenin güney ucunda, denize dik inen yamaç üzerindeki surların bulunduğu yerde yaptırılan fener" şeklinde geçmiştir. Oysa bahsedilen 1719 yılında yanan ve Paşa tarafından yeniden yaptırılan Kız Kulesi feneridir.

Hep bir liman kenti olagelmiş ve kereste ticareti sayesinde 17. yüzyıl ortalarına kadar ticari canlılığını korumuş şehri ziyaret eden seyyahlardan Amasyalı Strabon (M.S. 1. y.y.), Tanca'lı İbn Batuta (1332), Kâtip Çelebi (17. yüzyıl), Evliya Çelebi (17. yüzyıl), William Martin Leake (Mart 1800), Amiral Sir Francis Beaufort (1811-1812) ve William Henry Bartlett & Thomas Allom (1837) her hangi bir fenerin varlığından bahsetmediği gibi, ne Piri Reis'in 1525 tarihli Alaiye haritası, ne de "Laia"ya saldıran Medici Donanmasını resmeden (1609-1615) Medici-Lazara Haritası üzerinde doğal olarak varlığı beklenebilinecek deniz feneri izine rastlanmaz. 


Alaiye'yi gösteren 1521 tarihli Piri Reis haritası
Medici-Lazara Haritası



Yine de, Lale Devrinin ünlü Vak'a-nüvis'i Mehmed Raşid Efendinin 1720-21 yıllarında Kalemiç burnunda yer alan Feneri (Fenerbahçe Feneri) yeni yapılacak fenerler için emsal göstermesinden yapılabilecek bir çıkarımla İmparatorluk kıyılarında, seyir yardımcısı olarak, Alaiye de dahil olmak üzere zeytinyağıyla aydınlatılan büyük kandiller kullanılmış olması muhtemeldir.


W. H. Bartlett'e ait 1836 tarihli "Alaya'nın Müstahkem Kayalıkları" resminden H.Adlard tarafından yapılmış gravür.

Alanya Deniz Feneri, Kırım savaşını mütaakip, Fransızlara sağlanan 1855 tarihli ve Osmanlı kıyılarında Fenerler kurulması ve işletilmesi tekeli sağlayan 10 yıllık ilk imtiyazın ardından 1860 yılında kurulan "L'administration generale des phares de l'Empire Ottoman" yani  "Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiyesi" ve Osmanlı Devleti arasında imzalanan 1879 tarihli, aralarında Alanya Feneri de (O zamanki Fransızca adıyla Alaya ) bulunan 19 yeni fenerin inşaasını içeren 15 yıllık 2. imtiyaz  kontratına istinaden inşa edilmiştir.



Bu tarihlerde, fenerlerin işletme imtiyazı aynı zamanda feneri de inşaa eden Michel Marius ve Bernard Camille Collas adındaki iki Fransıza verilmişti. Ülkemizdeki birçok deniz fenerinin de mimarı olan, ortağı Collas ile birlikte Collas ve Michel Kumpanyasını (La Société Collas et Michel) kuran ve Fener inşaa faaliyetlerine girişen Blaise-Jean-Marius Michel, dönemin Padişahı Abdülaziz tarafından Paşalık ünvanına layık görülmüş, Michel Paşa adını almıştı.




Denizden yaklaşık 209 m yükseklikte, Alanya Kalesinin güneyinde yer alan ve denizde dik inen kayalıkların hemen kıyısına, sur duvarıyla bitişik inşaa edilen fener,  6 m yükseklikte silindirik, kırmızı tuğladan inşaa edilmiş ve beyaza boyanmış kagir fener kulesine sahip. 

Naçizane amatör kule çizimi

Konumu itibariyle Kıyı Feneri, Işık tipine göre Husuflu, çakış şekline göre Sabit Şimşekli sınıfına giren fener lojmanlı deniz fenerlerinden. FI.W. 20.0 S karakterli Fenerin karakter açılımı 0.2 + 18.0 ( 1. sektörde 2 saniye aydınlık, 2. sektörde 18 saniye karanlık) şeklinde olup görünme mesafesi 20 deniz milidir (37.04 km).




Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan görünmesini sağlamak için odak uzaklığı 200 mm olan 4 adet kotodiyoptrik panel kullanılmaktadır. 1862 yılında, Frédéric Barbier ve Stanislas Fenestre tarafından kurulan Barbier & Fenestre firması tarafından Paris'te üretilen ve İskenderiye üzerinden deniz yoluyla Alaiye'ye getirilen 1880 tarihli, 72 cm yüksekliğinde 4. Order Fresnel lens sistemine sahip söz konusu optik paneller, sürtünmeyi azaltarak dönüşü kolaylaştırmayı amaçlayan cıva banyosu üzerinde dönebilen dairesel platform üzerine dörtgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktadır.




Işık kaynağı olan 220 volt beslemeli 400 watt'lık metal ampul odakta sabit olarak yakılmakta ve platform üzerindeki optik panellerin döndürülmesi suretiyle fenerin dört çakar ışık vermesi sağlanmaktadır. Kuledeki çelik tellerle aşağıya dik olarak hareket eden ağırlıklara sahiptir. Ağırlık inerken saat harekete geçer ve yolda ağırlık yukarı doğru geriye kurulmadığı taktirde, ağırlık dibe ulaştığı zaman saat durur. Fener bekçileri, Optik sistemin hemen altında yer alan mekanizmaya bağlı geniş kurma kolu ile deniz feneri optik saatini kurmaktadırlar. Fenerde kullanılan metal aksam, rulman ve dişliler, Sarı olarak bilinen Bakır & Çinko alaşımından yapılmıştır. Söz konusu makine ve optik paneller koruma altına alınmış olup halen kullanılmaktadır. 






Fener bekçisine ait Lojman fenerden daha sonra, 1948 yılında Devlet Denizyolları ve Limanlar Umum Müdürlüğü tarafından Mütaahhit Orhan Kızıldemir'e yaptırılmış olup Fener ve gardiyan binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünce koruma altındadır. 

 



1880 - 1938 yılları arasında Rum fenerciler tarafından yürütülen görev, fenerler idaresinin 3302 sayılı kanunla millileştirildiği 1938 yılından itibaren ilkin aynı yıl Bodrum Fenerinden atanan Hasan Aydınlıoğlu ve ardından 1993 yılında emekli olana kadar oğlu Mehmet Aydınlıoğlu tarafından yürütülmüştür. 1993 yılında göreve başlayan Nurettin Kuş 2006 yılında emekli olmuş, Fenerin son sakini halen 2006 yılından beri bu görevi yürütmekte olan Hüseyin Karaca'dır. Fener bekçilerinin asli görevi olan, optik  panellerin dönme hareketini sağlayacak mekanizmanın kurulması işi, her 4 saatte bir olmak üzere, izin zamanları hariç kendisi tarafından yerine getirilmektedir.


  






Devvar fener sistemine ilave olarak 1989 yılında Alman BAE şirketi üretimi 500 amperlik akü beslemeli ve 12 volt,  50 watt'lık ampule sahip Tideland ML 300 tipi fener yerleştirilmiştir. Dünyanın en bilinen fener sistemlerinden biri olan ve tıpkı devvar fener gibi Fl.W.20 sn karakterli olan fenerin karakter açılımı 0.2 + 18.0 ( 2 saniye beyaz ışık ve 18 saniye karanlık) şeklindedir . Devvar fenerde meydana gelebilecek arıza, elektrik kesintisi ya da fener görevlisinin izinli olduğu hallerde devreye alınmaktadır.   
















Fenere ait Uluslararası kod ve numaralar; ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR 012,  Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-5860 ve NGA kodu ise 20656 olarak bilinir.


Jules Verne'e ilham veren  San Juan del Salvamento feneri, 1898.

 Dünyanın Ucundaki Fener, ki kendisi tüm bu hikayeyi başlatandır, Tierra Del Fuego'ya bağlı Estados (Isla de los Estados) Adası ve onun kahraman fenercileri Vasquez, Felipe ve Moriz, kötü adam Jonathan Kongre ve kankası Carcante'nin şahsında Jules Verne'e selam ederiz. 




Gidemesek de, isteyince 20 saniye de bir bizi alıp, tüm orta yaş dertlerinden azade kılan,  herkesin bildiği ama farkedemediği, çocukluğumuza açılan sihirli geçit. 




Burası hüznümüzün, masumiyetimizin ve yalnızlığımızın ama ille de ille umudumuzun en yüksek ucu.  

15 Mayıs 2012 Salı

Patara Antik Deniz Feneri



"Gezerken Aklımın Evine Vardım"





Alanya - Patara arası tam bu noktada 363 km. Teklifsiz, ukala ve boğucu Avrupalı ve Asyalı yığınlardan kurtularak tüy gibi hafiflemiş ve hakettikleri yalnızlığa kavuşarak dinginleşmiş mekanların çağrısına bir kez daha uydunuz ve yola düşüp sahilden Kumluca, Finike, Kaş ve Kalkan'ı geçip Gelemiş kavşağından sahil yoluna girdiniz. Deli Dumrul vergisini ödeyip, Nekropolü geçtiniz ve tam burada durdunuz; Mettius Modestus Tak'ına bakmaktasınız.






Siz de, geçip gittiği hayat yolundan bir zaman sonra geri dönüp, bıraktığı eski ürkek ayak izlerini aramaktan keyf alanlardansınız. Gençliğin hiç bir beklenti içermeyen "Delirium" anlarında yolunuz düşmüştü buralara.






Eski güzel günlerde 06:00 - 14:00 arası bu topraklarda kazma-kürek sallamış siz ölümlüler için tadına doyulmaz bir geri dönüş. Keşkelerinizin toplamı şimdiki aklınızla o zamanı yaşamak istemenizden ibaret. Uzun, ince kumlu plajın ruhunuzdaki karşılığı yorgun öğleden sonra uykularında görülmüş garip rüyalar. Rüzgarlı öğleden sonraları, uyuyakalıp kumun altında kalan biz, yüzlerce yıl kumun altında kalmış bir başka yalnızlığın peşindeyiz...






Şu anda 36° 15' 48" N  29° 18' 32" E  koordinatlarındasınız ve Antik dünyanın sağlam ele geçmiş en eski orijinal deniz fenerine, Patara Deniz Fenerlerinden Batıda olana bakmaktasınız. Doğu Akdenizin, sadece efsanelerde anılan İskenderiye Feneri sayılmazsa, yeni keşfedilen Bathonea Deniz Feneri ile birlikte kalıntılarına ulaşılmış iki Roma Deniz Fenerinden biri olan yapı 20x20 kare bir podyum üzerine inşaa edilmiş, bu yapının hemen üstünde ise yukarı içinden merdivenle ulaşılan, içiçe geçmiş iki silindirik gövdeden oluşan fener kulesi bulunmakta. Yapının tam yüksekliği bilinemese de, onur yazıtından anlaşıldığı üzere, Roma'nın beşinci İmparatoru Nero zamanında  M.S. 64/5 yılları arasında yapılmış olması kuvvetle muhtemel.





Patara Antik Liman ağzının batı kıyısında bir kayalık üzerinde bulunan yapının hemen karşısında, limanın diğer ağzında da başka bir fenerin kumların altında olduğu bilinmekte.


                                                                                   

Deprem ya da Tsunami nedeniyle yıkıldığı düşünülen fenerin kalıntıları zaman içerisinde Ksanthos Irmağının getirdiği alüvyonlar ve kumların altında kalmış. Aynı doğal neden, zamanla liman ağzının kapanmasına ve limanın kullanılmaz hale gelmesine yol açmıştır.   






İnce ince, ağır ağır ve hiç vazgeçmeden yüzyıllar boyunca süren bir saldırıdan arta kalan yegane şey, viran ama hala görkemli bir kent.. Kısacık hayatlarına büyük yolculuklar sığdırmaya uğraşan zavallıların ayaklarına dolanan bu beyaz kumlar, Likya Birliğinin başkenti Patara'yı ve onun güzeller güzeli Fenerlerini tarihe gömen şey. Hiç kimsenin ya da hiç bir şeyin katili, onu bu beyaz ölüm kadar sarıp sarmalayamaz...  






Burası ürkek ve acemi ayak izlerinizi tekrar bulduğunuz “Caput Gentis Lyciae” . Yitip gitmiş gençliğinizin en güzel damak tadı. Sadece Matmazelle kıyas götürür bir ince gönül ağrısı. Burası hüznün ve yalnızlığın, rüzgarda sürüklenen incecik kum taneleriyle sarıp sarmalandığı ve sonsuzluğa terkedildiği "Likya Soyunun Başkenti"..

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Kuşadası Deniz Feneri

                             "Gezerken Aklımın Evine Vardım"





Sayın M. Vefa Toroslu'nun izni ile kullanılmıştır.

Alanya - Kuşadası arası 700 km. Bir sonbahar günü bu kadar km yapıp Efes'e geldiniz, hem kısa boylu Japonların yanında ne kadar uzun göründüğünüze siz bile şaşırdınız hem de Kuşadası'nın sadece 15 dk. mesafede olduğunu öğrendiniz. Bir akşam üstü "birisine" bakıp çıkmak için yola koyuldunuz kısmetinize fener düştü.






İyonların liman kenti Ephesus Neopolis'ten Cenevizlilerin Scala Nouva'sına, oradan da ismi güzel "Öküz" Kara Mustafa Paşa'nın Camisi ve Kervansarayıyla taçlandırdığı Osmanlı çağına, oradan Küçükada ya da Güvercin Adası olarak bilinen eski kalenin mamûr edilip bu günkü görünen surların yapıldığı 1834 yılına geldiniz, 1919 - 1922 arası önce İtalyanlara ardında Hellenlere emanet edip sonra geri aldınız. Emanetinize iyi bakmamış olacaklar ki  1922'de gitmeleri gerektiğini söylemişsiniz. Modern liman inşaa ettirip adayı anakaraya bağlamış, Güvercin Adasını Kuşadası yapmışsınız. O zaman bu manzaraya bakmak sizin de hakkınız. Yaklaşıp, iki burçlu bir kapıdan içeri girdiniz ve ilerlediniz.






Şu anda 37° 52' 00'' N, 27° 16' 18'' E koordinatlarındasınız ve 1864 yılında inşaa edilen, Kuşadası Fenerine bakıyorsunuz. 1860 yılında kurulan Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiye tarafından yaptırılan diğer fenerlerle birlikte aynı zamanda feneri de inşaa eden Michel Marius ve Bernard Camille Collas adındaki iki Fransıza verilmiş imtiyaza istinaden kurulmuş. Kuşadası Feneri gibi ülkemizdeki diğer birçok deniz fenerinin de mimarı olan Blaise-Jean-Marius Michel, dönemin Padişahı Abdülaziz tarafından Paşalık ünvanına layık görülmüş, Michel Paşa adını almış.







Deniz seviyesinden yüksekliği 20 m olan payandalı, silindirik beton fener kulesinin yüksekliği ise 8 m ve tek katlı fenerci lojmanından bağımsız inşaa edilmiş. Bu özelliğiyle Hopa, İnebolu, Kapsüle, Bozcaada Mermer Burnu, Karaburun (Sapıncık) deniz fenerleriyle benzerlikler gösterirW.Fl.(2) 10.0 sn karakterli, çakar sistemli fenerin karakter açıklaması 0,5+2,0+0,5+7,0 ve görünme mesafesi 8 mil. TIDELAND ML 300 fener,  TF-3B OMNİBUS flasher, Elektirik- Akülü beslemeye sahip 20 W'lık 12 Volt ampul tipine sahip.
ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR-041, Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-4664 ve NGA (National Geospatial-Intelligence Agency ) kodu ise 20004 olarak bilinir.








Burası İyonların sakin limanı. Bir akşam üstü gelen fener yolcusu için sunabilecekleri bunda fazla da olsa geçip gitmiş zamanların, bitip yitmiş hayallerin hatırası. Burası limanda ayrılmış gemilerin ardından ne bir elin ne bir mendilin sallandığı, hüznün ve yalnızlığın en ürkek ucu.

8 Mayıs 2012 Salı

Gelidonya (Taşlıkburnu) Deniz Feneri



"Gezerken Aklımın Evine Vardım"


                                 "Nasıl yaşacağım ey deniz, senden uzak?..
                                  Yanıp sönüyor gibi gözlerimde fenerin!...
                                   Uyuyor mu limanda her gece sallanarak,
                                        Altundan çivilerle çakılmış gemiler"
                                  
   
                            Ömer Bedrettin Uşaklıgil 




Alanya - Kumluca/Mavikent arası 236 km. Mevsim sonbahar, boğucu ve teklifsiz metropollü yığınlardan kurtularak hafiflemiş güzelim mekanlar sizi çağırmakta. Nemden kurtulabildiği ender günlerde Akdenizin Batı ufkunda uzanan Adrasandan gelen çağrıyı tercih ettiniz. Koca bir körfezi baştan sona geçtiniz, Gelidonya, Şıldanlar,Kırlangıç Burnu ya da resmi adı ile Taşlıkburnu Fenerini arıyorsunuz. Türkiyenin hem en güzel ismine hem de Knidos Deveboynu Feneri ile birlikte en güzel manzarasına sahip fenerini...






Kumlucaya girmeden Beşikçi yoluna girdiniz ve kestirmeden Mavikent'e, ardında da güzel sahil yolunu takip edip Karaöz'e ulaştınız. Bu noktada bolca su, yiyecek ve dark takviyesi yaptınız. Yukarıdaki tabelayı buldunuz ve buradan 6 km'lik toprak bir yola girdiniz (Yolun tamamını altı kısmen yüksek bir araçla gitmek mümkün.) 




Hayatın akışını yavaşlatmaya çalışan fanilerdensiniz ve hiç aceleniz yok. Yolun bozuk olmasından neden şikayet etmediğinize şaşıyorsunuz. Mutlak yalnızlık hayal ederken önünüze çıkan sırt çantalı gezginlerin hallerine kızmalı mı kıskanmalı mı karar veremediniz. İlerleyin ve hatırlayın; Türkiyenin en bilinen günübirlik parkurlarından birindesiniz.


                               




Kate Clow'un peşinden giden Likya Yolu tutkunlarını anmak üzere burada toplandınız. Bir kısmı tabelalarla bir kısmı ise kırmızı-beyaz çizgilerle işaretlenmiş Fethiye - Antalya arasında uzanan 509 km'lik tarihi yol 19 Likya kentinden geçiyor. Siz ikinci bölüm olarak bilinen Antiphellos, Apollonia, Simena, Myra, Limyra, Rhodiapolis, Gagai, Melanippe, Gelidonia, Edrassa, Olympos, Chimaera ve  Phaselis hattında, Melenippe - Gelidonya arasındasınız ve birazdan 2 km'lik bir tırmanışa geçeceksiniz.





Çamların arasında tatlı bir meyille yükselen harika bir patikadan ilerliyor ve aslında umduğunuzdan daha iyi bir performansa sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz. Kulaklıktan gelen müziğin ritmi sizi sarıyor, mutlusunuz, ilerliyor ve yaklaşıyorsunuz. Bu yollardan kadim zamanlarda geçen ve sizinle aynı boyda ve yaşta bir adamın ayak izlerine basmakta olduğunuzu hayal ediyorsunuz. Patika biraz dikleşiyor mu ne? Tam bu noktada adaları görüyorsunuz ve çok yaklaştığınızı düşünüp sola kıvrılan yoldan yürümeye devam ediyorsunuz. Kısa bir süre sonra size istediğiniz kadar küfretme ya da yorgunluktan ağlama hakkı verilecek. İsyan etmiş bir kalp, titreyen baldırlar, vücut ısısını ayarlamak için dışarı sarkıtılmış dilinizle ağlamaklısınız. Annenizi ve matmazeli özlemektesiniz. Son bir gayretle, on adımda bir durarak sağa kıvrılan patikaya yüklendiniz ve....





Şu anda 36° 13' 12'' N, 36° 24' 44'' E koordinatlarında bulunan Taşlıkburnu Fenerine bakıyorsunuz. İnşaasına 1934 yılında başlanan ve 1936 yılında hizmete giren fener Akdenizin en önemli klavuz fenerlerinden.
ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR-049, Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-5850 ve NGA (National Geospatial-Intelligence Agency ) kodu ise 20616 olarak bilinir.



O dönemde deniz fenerlerinin işletmeciliği 1860 yılında kurulan Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiyesine aitmiş ve fenerlerin işletme imtiyazı aynı zamanda feneri inşaa eden Michel Marius ve Bernard Camille Collas adındaki iki Fransıza verilmiş. Ülkemizdeki birçok deniz fenerinin de mimarı olan Blaise-Jean-Marius Michel, dönemin Padişahı Abdülaziz tarafından Paşalık ünvanına layık görülmüş, Michel Paşa adını almış. Taşlıkburnu Feneri, 1937 yılı sonuna kadar görevine devam eden teşkilatın son dönemlerinde yapılan fenerleriden olup, Deveboynu, Hüseyin Burnu, Anamur, Mehmetçik, Zongulda, Ponente, İğneada, Işıklı ve Akıncı Burnu deniz fenerleriyle benzer mimari özellikler gösterir. Kagir olarak bilinen bu tip yapılarda fener kulesi ve yaşam ünitesi bir bütündür. Silindir gövdeli kuleye bina içinden girilir ve tepede balkonlu bir alanda ışık kaynağı yer alır.



9 m'lik kagir kuleye sahip W.FI (3) 10 Sn. karakterli fenerin karakter açıklaması 0,5+1,5+0,5+1,5+0,5+5,5 ve görünme mesafesi 15 mil. AGA 200 mm fener tipine, DEVVAR fener sistemine sahip fener, güneş enerjisiyle beslenen LÜKS 400/600 ampul tipine sahip.

 


Güney ufkunda fenerin yalnızlığının ortağı, adını üzerinde bulunan tatlı su kaynağından alan Sulu Ada'ya (Krambusa) bakmaktasınız. Güney yönünde ise beş adalar denen, Meşe ve Devecitaşı Adası ve üç küçük kayalık uzanıyor. Antalya ve Finike Körfezlerinin karşılaştığı ve güçlü anaforlar oluşturduğu bir noktada yer alan adalar aynı zamanda ünlü bir antik gemi mezarlığı. 1954'de keşfedilen ve 60'lı yıllarda Sulatı Arkeolojisinde çığır açan Gelidonya Batığı en bilinenlerinden. Geç Tunç Çağına (M.Ö. 1750 - 1200) tarihlenen batığın, Suriye'den yola çıkan ve Kıbrıs'tan aldığı madeni yükü Finike ya da başka bir Yakın Doğu Limanına götüren Suriye-Fenike kökenli bir tüccara ait olması muhtemeldir.





Burası umutların anaforlara teslim olduğu kırlangıç burnu. İlginçtir, gördüğünüz her adanın ülke sınırları içinde olduğu ve yeşil pasaportsuz ve vizesiz gezilebildiği ender manzaralardan biri. Burası hüznün ve yalnızlığın en Güneybatı ucu.

Dünyanın Ucundaki Fener

Aslında tüm hikaye, Arjantin Patagonyasının güneyinde, Tierra del Fuego yani "Ateş Toprakları" bölgesindeki Isla de los Estados...