3 Mayıs 2012 Perşembe

Bodrum Deniz Feneri

"Gezerken Aklımın Evine Vardım"


"Yokuş başına geldiğinde
Bodrum'u göreceksin,
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin"

                                    Cevat Şakir Kabaağaçlı...








Alanya - Bodrum arası sahilden 652 km. Bahar çarptı ve mevsim sarhoşsunuz. Ömür kısa görecek yer çoksa durmak niye.. Zamanın çağrısına uydunuz, yola düşüp Balıkçının kentine bir öğle vakti doğudan giriş yaptınız.  Ufukta sadece güneş batımı görmeye alışmış biz güneyliler için denizin üzerinde süzülen adalar Jules Verne öykülerinden çıkmış gibi. Van gölünde bile daha büyük dalgalar görmüş biri olarak körfezin durumun tek kelimelik özeti; asude..








Siz adınıza dünyanın yedi harikasından birini yaptıracak bir kız kardeş ve eş düşlemediniz ama yine de Karia satrapı Mausolos adına biricik kız kardeşi ve eşi Artemisia tarafından yaptırılan ve bugün yerinde sadece hayal kırıklığı yaratan bir çukur kalan Mausoleion için bir parça kıskançlık hissettiniz. Aziz Petrus'un kentinin Petrium olan adının nasıl olup Bodrum'a dönüşebildiğine şaşırdınız ve merakla ikiden fazla katlı ev aradınız ama bulamadınız. St. Jean Şövalyelerine ait ortaçağ kalesinin neden 1522'ye kadar ele geçirilemediğini sorusunun cevabının belki de yapımında çalışanlara cennetten arazi tahsisi sözü vermiş Papalar olabileceğini düşündünüz.  Balıkçının ayak izlerine basarak dar yolu takiben sahile indiniz ve her sahil kentinin karakteristik saçmalığı tek yönlü (Sanırım bu yolları kuş serisi araçlara binen bıçkınlar için kapatıyorlar) sahil yolu sizi doğruca marinaya götürdü. 







Burası özel mülk ve "communis" fiilini bilmiyorlar. Ancak hemen her fenerde kapıları açan sihirli cümleler burada da işe yarıyor. Üstünüze başınıza kontrollü bir pejmürdelik, Gözlerinize yorgun ama kararlı bir bakış, sesinize ikna edici bir yalvarma tonu ekleyiniz ve yaptığınız km'yi biraz abartarak vurgulayıp, fotoğraf makinanızı göstererek öldürücü darbeyi vurun ve şöyle bitirin; eğer sizin için sorun olmayacaksa bi arkadaşa bakıp çıkacağız, taaa Alanya'dan geldik... Davetkar kırmızı kubbesiyle sizi çağıran fenere artık çok yakınsınız.




Şu anda 37° 02' 06'' N, 27° 25' 12'' E koordinatlarındasınız ve 1880 yılında inşaa edilen, resmi adıyla Bodrum Batı Mendirek Feneri, bilinen adıyla Bodrum Fenerine bakıyorsunuz. O dönemde deniz fenerlerinin işletmeciliği 1860 yılında kurulan Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiyesine aitmiş ve fenerlerin işletme imtiyazı aynı zamanda feneri inşaa eden Michel Marius ve Bernard Camille Collas adındaki iki Fransıza verilmiş. Bodrum Feneri gibi ülkemizdeki diğer birçok deniz fenerinin de mimarı olan Blaise-Jean-Marius Michel, dönemin Padişahı Abdülaziz tarafından Paşalık ünvanına layık görülmüş, Michel Paşa adını almış.
R.FI. 5.0 S karakterli ve çakar sistemli fenerin görünme mesafesi 8. TIDELAND ML 300 fener tipine ve Elektirik- Akülü beslemeye sahip 40 W'lık 24 Volt P 28 ampul tipine sahip.

ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR-015, Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-4730 ve NGA (National Geospatial-Intelligence Agency ) kodu ise 20216 olarak bilinir.




Şimdi tam burada La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote (Don Kişot) ve atı Rosinante, saygıdeğer uşağı Sancho Panza ve eşeği Dapple'yi anmak için toplandınız. Bilinen ilk romanın yazarı, İnebahtı Deniz Savaşında bir gülleyle sol elini, beş yıl süreyle özgürlüğünü aldığımız, İspanyol lisanın edebiyattaki en büyük yüzakı Miguel de Cervantes'in hayal gücününün korkunç canavarları yel değirmenlerinin hemen önünde.






Burası Şehr-i Konstantiniyye'den bile sonra ele geçirilebilmiş kalesiyle mağrur askerlerin, Ölümü harikalarla selamlamış Karia'lıların diyarı. Burası cesaretin, hüznün ve yalnızlığın Bodrum yarımadasındaki en batı ucu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyanın Ucundaki Fener

Aslında tüm hikaye, Arjantin Patagonyasının güneyinde, Tierra del Fuego yani "Ateş Toprakları" bölgesindeki Isla de los Estados...