29 Nisan 2012 Pazar

Knidos Deveboynu Deniz Feneri



"Gezerken Aklımın Evine Vardım"




"Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde."
                                         Fazıl Hüsnü Dağlarca...




Datça-Knidos arası 35 km. Alanya'dan yola çıkalı iki gün olmuş. Hedef te Türkiyenin belki de en güzel fenerlerinden biri olan Deveboynu Feneri var. Feneri özel yapan şeylerden biri de, tam Akdeniz-Ege sınırında yer alıyor olması. Aslında 2011 Kasım ayında ziyaret edip detaylı fotoğraflamıştım ancak Selçuk'ta virüs tüm fotoğraları silince yeniden ziyaret etmek farz olmuştu. Geceyi Datça'da geçirip erkenden yola çıktınız. Bu fener mutlaka sonbahar ya da ilk baharda ziyaret edilmeli. Sonbahar da tüm köyler zeytin toplayıp yağ çıkarma derdinde. Tek sorun dayanılmaz posa kokusu. Benim tercihim İlkbahar. Herkes ve herşey yaza hazır. Yeni çiçeğe durmuş badem ağaçları eşliğinde küçük göçmen köylerinin içinden geçip Knidos Antik Kentinin bulunduğu yarımadaya doğru yol alınıyor. Ufukta görünen ada siluetlerine pek aşina olmayan benim gibiler için sizi karşılayacak ilk görüntü nefes kesici.




 




Antik Dünyanın en bilinen liman kentlerinden biri olan Knidos, Praksiteles'in M.Ö.4. yüzyılda yaptığı Knidos Afroditi heykeli ile ünlü. İlk çıplak kült Afrodit heykeli olmasından kaynaklan bu ünün kente zamanla hatırı sayılır erkek hacı sağladığı ve antik dünyanın her yanından gelen hacıların tanrıçanın saygıdeğer hizmetkarlarıyla ismini burada zikredeyemeceğimiz pozisyonlarda ibadet edip mutluluk, zenginlik ve af diledikleri rivayet edilir. Benim gibi ahlaklı fener meraklıları içinse işin ilginç yanı, dünyanın yedi harikasından biri ve deniz fenerlerin en bilineni olan İskenderiye Feneri'nin mimarı Knidoslu Sostratos'un bu kente doğmuş ve yaşamış olmasıdır.








Kente girişte sizi güvenlik kulübesi karşılayacak. Bu gibi durumlarda yanınızda müze kart bulundurmanız iyi bir fikir. Nedense herkes karttaki resimle sizi eşleştirmek için fazladan bir çaba harcıyor ama yinede gezgin için en hesaplı yol bu. Antik kentin girişini pas geçip KapKrio olarak bilinen yarımadaya ulaşımı sağlayan dar boğazın tam ortasında durunca ekvatoru geçiyormuş gibi yapmak mümkün. Yani "Yalanda olsa mutluyuz ya bu bize yetiyor". Tam bu anda solda Akdeniz sağda Ege.




 




Yarımadanın yamacına doğru tırmanmaya başlayınca sizi siyah, uzun bir "şeyin" ufka doğru uzanan görüntüsü selamlayacak. Hemen küfür yok çünkü bu siyah o "şey" sizi fenere götürecek klavuz. Tek yapmanız gereken bu gönüllü fener rehberini takip etmek. Kafanıza takmazsanız manzara inanılmaz. Antik limandan "siyah şey" klavuzluğunda fenere ulaşmak 15 dakika sürüyor. Şimdi küfür zamanı çünkü o şeyin gsm vericilerine elektrik sağlayan kablolar olduğunu idrak ettiniz.








Kasım 2011'deki ziyaretimde, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü adına, Ulusal Miras olarak feneri restore eden ustalar sayesinde kuleye bile çıkmak mümkün olmuştu. Ancak, tadilat bittiği için fenerin kapısı artık kilitlenmiş. Aklımda kaldığı kadarıyla küçük bir avluya açılan kapının solunda Fener kulesi ve Fener'e ait atelye ve fenercinin odası, sağında ise tuvalet, banyo ve ekmek yapmak için bir fırın mevcut. Mutlak yalnızlığı hafifletmek için hoş ama nafile bir çaba.








1931 yılında inşaa edilen fenerin denizden yüksekliği 109 metre. Akdeniz ve Ege'yi birbirinden ayırdığına inanılan kayalığın hemen üstünde oldukça etkileyici bir konuma sahip olan fenerin kagir kulesi 9 metre yüksekliğinde. Fenerle ilgili resmi veri;











"Çakma karakteri Gp.Fl.W.(2) 10 Sn. olan fenerin görünüş mesafesi 12 deniz milidir.
Fenerde önce ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile çalışan parlak ışıklı manşonlu ( gömlekli ) lambalar kullanılmış ve şu anda güneş enerjisi ile çalışan 35 W'lık elektrik lambası kullanılmaktadır. Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan görünmesini teminen odak uzaklığı 375 mm olan üç adet kotodiyoptrik panel kullanılmıştır. Söz konusu optik paneller cıva banyosu üzerinde dönebilen dairesel platform üzerine dörtgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktaydı. Işık kaynağı odakta sabit olarak yakılmakta ve platform üzerindeki optik panellerin döndürülmesi suretiyle fenerin dört çakar ışık vermesi sağlanmıştı.Saat mekanizması ve paneller İstanbul’da koruma altındadır.Şu anda elektrikli flaşörlü 300m fener cihazı ile faaliyetini sürdürmektedir".
 
ARLHS (Amateur Radio Lighthouse Society) kodu TUR-019, Admiralty Kodu (Deniz Fenerleri ve Sis İşaretçileri Listesi /Admiralty List of Lights and Fog Signals) E-4732 ve NGA (National Geospatial-Intelligence Agency ) kodu ise 20452 olarak bilinir.








Teknik verilerin ardından işin en güzel kısmı, oturmak. Yüzünüz batıya dönük Akdenizi Egeden ayıran kendisi küçük ama işlevi büyük iki kayalığın ardından başınızı ufka doğru kaldırıp solunuza bakınca ilk göreceğiniz şey metal bir gözetleme kulesi. Bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde nicelerinin 2'şer saat arayla nöbet tutup şafak saydığını düşünmek bile tuhaf. İleride ufukta görülen ve kısmen uzakta kalan ada, Oniki adalara bağlı Tilos adası. İnsan acaba orada da gözetleme kulesi var mı diye merak ediyor. Michalis Kazantzakis oğlu Nicos'a selam ederiz.




 








Hemen belirteyim saat sabah 10 suları ve bu şişe de kola değil. Fener görmek için 560 km yol yapan adamın şişesinin ilerisinde, ufukta üzeri bulutlu ve 3 km çapında kalderaya sahip volkanı olan ada ise Nisiros (İncirli). Onun sağında yer alan ve üzerindeki Ponza madeni görülebilen volkanik adanın adı Gyali. Daha sağda ise neredeyse tüm kuzey ufkunu kaplayan ve Turgut Reiste bulunan Hüseyin Burnu Fenerinden elimi uzatsam tutacak kadar yaklaştığım Kos adası. Garip ama ecdada dair bir hüzün yok. Adalar buradan da güzel. Hem, Fener de fenercinin yalnızlığı da bizim tarafta kalmış bu yeter. Burası, yalnızlığın ve hüznün iki denizle kucaklaştığı en güzel Güneybatı ucu. Dark iyi geldi.. 

 

5 yorum:

  1. fenerleri gezmek .dinginlik veriyor

    YanıtlaSil
  2. beni hep hayıflandırıyorsunuz, knidos a kadar gidip o fenere yürüyemedim çünkü hava 40 derece idi ... antik şehri gezmek için harcanan enerjiden sonra geriye bir şey kalmamıştı... sizin gibi 2. defa gitmek ve bu sefer tırmanmak farz olsun...

    YanıtlaSil
  3. yazdığınız her harf; aslen yaşamak istediğim şeyler.. 2 boyutlu da olsa mesudiyet verdi. teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. merhaba, yazılarınızı yeni keşfettim, keşke devam ettirseydiniz.. eger ilginizi çekerse www.denizfenerleri.com sitemde benim de çektiğim fotoğraflar yer alıyor... selamlar .. Oğuz

    YanıtlaSil

Dünyanın Ucundaki Fener

Aslında tüm hikaye, Arjantin Patagonyasının güneyinde, Tierra del Fuego yani "Ateş Toprakları" bölgesindeki Isla de los Estados...